Cardhu Gold Reserve, burunda tatlı-ekşi mis notalarla açılıyor. Elmaya, kiviye benzeyen o tatlı-ekşiliği koklamak çok keyifli. Damaktaki bitki ve meyvenin birlikteliği, meyvemsi bir bitki çayı içiyormuş hissi veriyor. Portakal çiçeğiyle beyaz çayın buluşması gibi yudumları. O aşina olduğumuz Cardhu yumuşaklığında, tazecik ve kuru bir içim zevki sunuyor Cardhu Gold Reserve. Yine, ipek şal gibi akıyor maşallah. Bir çay bardağı ılık suya, biraz bal, limon ve karabiber boca etmek suretiyle elde edilen bademcik yumuşatıcı karışıma benzer de bir bitişi var. Bu ballı karabiberli his, “arılar viski yapmış sanki” dedirtiyor 🙂
Ballantine’s 12 ise, burunda meyve şöleni tadında. Kuru kayısı ya da taze şeftali olarak tanımlayabilirim Ballantine’s 12 burnunu. Semt pazarında bir yaz meyve tezgahına yanaşmışçasına meyvemsi. Tatlı, dik ve odunun domine ettiği bir damağı var. Ahşap bal kaşığıyla bal yer gibi bir damak. Fakat, dik damak ve kısa bitişin hiç bana göre olmadığını da söylemem gerek.
Ve Black Label. Her tattığımda farklı bir pencere açıyor bana. Derinlik denizinde boğuluyorum onunla. Bu denli zengin profil yaz yaz bitmez. Odunun ve isin, Medine hurmasıyla tazelendiği karışık aromalı kokuları baş döndürücü kesinlikle. Damak, Cardhu’den aldığı hafif meyveli, odunsu izlerle bir kiraz sapı çayı formunda. Lezzetli sakinliği, kendinden emin/vakur duruşunun bir göstergesi. Tarçın çubuğuyla tatlandırılmış bir sıcak şarap etkisinde orta uzunlukta bir bitişe sahip.