Dolma Kalem

Sizi “Aydan İlkbahar”la tanıştırayım: O, dolma kalem camiasının tanınan isimlerinden biri. Ne şans ki, benim de yıllardır iş arkadaşım. Tanıyanınız da vardır, eminim. Kendi çektiği harika fotoğraflarla bezeli, yoldan geçeni dahi dakikalarca içine düşürebilecek yetenekte/güzellikte süslü bir Instagram sayfası var. Aynı zamanda, dolma kalem incelemelerini yazdığı nefis bir de blogu var: bukalemnasilyaziyor.com.

Bu söyleşi için beni kırmadı ve sorularımı içtenlikle ve özenle cevapladı; minnettarım ona. Cevaplarındaki dolma kalem kelimelerini ise -TDK’nın vaaz ettiğinin aksine- onun kullandığı şekilde bitişik yazdım. Ezcümle, ben onunla “dolma kalemci” oldum. Onun tılsımı belki sizi de bir dolma kalemci yapabilir.

Poyraz (P): Bana hediye ettiğin Kaweco’yla başlamıştı benim de dolma kaleme ilgim. Bir dolma kalem edinmekle mi başlar her şey hep?
Aydan (A): Dolmakalemcilerin birçok gerekçesi oluyor ama benimki tam olarak dediğin gibi oldu. Ben küçükken evimizde dolmakalemler vardı. Bir zamanlar öğretmen olan annemin dolmakalemlerini kullanıyor muydum, pek hatırlayamıyorum. Ama 2012 sonlarına doğru aldığım Lamy Safari sonrası benim için birçok şeyin değiştiğini söyleyebiliriz.

P: Dolma kalem sevdiğini/kullandığını bildiğim Sevgili Dr. Burkay Adalığ‘a doğum gününde bir “Kaweco Sport Cognac” hediye etmiştim. Ve beraber katıldığımız “Koku Atölyesi”nde, Sevgili Vedat Ozan‘ın da dolma kalemci olduğuna tanık olmuştuk. İnsanlar neden dolma kalem kullanıyorlar? Kim bunlar? 🙂
A: Bizi, hızlı kararlar alıp hızlı hareket etmeye zorlayan bilgisayar çağına inat yavaşlamaya çalışan insanlarız biz. Kaleme ve el yazısına saygı duymaya devam eden, karşısındakinin yazmaya başladığı dolmakalemi ya da elindeki mürekkep lekesini görünce tebessüm eden insanlarız.

P: “Kalem ve defter viskinin en iyi eşlikçilerindendir” diye senin çektiğin bir fotoğrafı paylaşıp, viski tadım notu almaya atıfta bulunmuştum daha önce. Senin viskiyle ilişkini de bu sayfanın okuyucusu duymak ister.
A: Hayatın yeni tanıştığım lezzetlerinden birisi olan viskiyi anlamaya ve öğrenmeye çalışıyorum. Viski dünyası bir dipsiz kuyu ve ben henüz yolun başındayım. Ama senden öğrendiklerimin de yardımıyla yavaş yavaş ilerliyorum.  

P: Bence bu çok merak edilir, sana da en çok sorulan sorudur belki de: Kaç tane dolma kalemin var? 🙂
A: Ben dolmakalemlerimi ikiye ayırıyorum: Bir şekilde koleksiyonuna bulaştığım Kaweco Sport’lar ve diğer dolmakalemlerim. Diğer dolmakalemlerimde sayı değişkenlik gösteriyor. Arada sırada kalem sayımın çok arttığını fark edip bazılarını elden çıkartarak sayılarını azaltıyorum. Bir dönem -ama kısa bir dönem- yalnızca bir kalem kullanmak gibi bir hayalim vardı, başarılı olamadım ve o noktadan sonra ipin ucu kaçar gibi oldu. Sorunun yanıtına dönecek olursak, tam sayısını bilmemekle birlikte, sanırım 40-50 civarı dolmakalemim var. Kaweco Sport’larımın sayısı ise 100’ü geçmiş olmalı.

P: Nasıl ve nerden başlamalı dolma kalem hobisi edinmek isteyen kişi? Ne yazmalı mesela? Sonra nasıl devam etmeli?
A: Bana öyle görünmemekle birlikte, bazı kişiler için dolmakalem konusu uzaktan zor ve itici görünüyor aslında. Diğer kalemlerle kıyaslarsak kullanıcısından mürekkebi bitince onu temizlemesini, kurutmasını, kullanacaksa yeniden mürekkep çekmesini, mürekkep çektikten sonra sabırla mürekkebin uca ulaşması için beklemesini ister dolmakalem. Dikkatli olunmazsa, dolmakalemin akıp çantamızı ya da giysilerimizi boyaması riski de cabası. Dolmakalem kullanmak isteyenlerin bunları bilerek ve kabul ederek başlaması yerinde olur. Tavsiye edebileceğim Kaweco Sport, Lamy Safari ya da Pilot MR başlangıç kalemleri gibi tanıtılsa da çok güzel ve uzun yıllar kullanılabilecek kalemlerdir.  

P: Dolma kalemler piyasada kolayca el değiştirebiliyor. Bunu, kalemini “geliştirmek” isteyenler için bir avantaj olarak görüyorum. Dolma kalem hobisi küçük bütçeyle de olur mu?
A: Haklısın, dolmakalem kullanımının son yıllarda yaygınlaşması nedeniyle, dolmakalem kullanıcıları gerek Facebook üzerindeki gruplarda gerekse hepimizin bildiği alışveriş sitelerinde dolmakalemlerini alıp satabiliyor. Bu sayede, bu hobiye düşen kullanıcılar ikinci el başka kalemlere de kolayca ulaşabiliyorlar.  

P: Mürekkep çekmek, uç değiştirmek, temizlik, bakım gibi rutin dolma kalem işlerini herkes kolaylıkla yapabilir mi? Yoksa, tembeller korksun mu? 🙂
A: Alıştıktan sonra zor şeyler değil ama eğer abartıp aynı dönemde 10-15 kalem mürekkeplemişsem ve bunları tek seferde temizleyeceksem, işlem öncesinde birkaç gün süren bir üşengeçlik gelmiyor desem yalan söylemiş olurum.

P: Her zaman cebinde/yanında dolma kalem bulundurduğunu biliyorum. Neden?
A: Aslında yalnızca kalem değil, çoğu kez bir defter de taşıyorum yanımda. Bunun birkaç nedeni var; gün içinde notlar almak ya da bir şeyler karalamak istediğimde kalemimi defterimi kullanmaktan keyif alıyorum. Şüphesiz bunu cep telefonu ile de yapabilirim ama dedim ya, kalem ve defter kullanmanın keyfi ayrı. Bir diğer neden de uygun bir kadraj ve ışık yakalarsam Instagram hesabım için fotoğraf çekebilmek. Instagram profilimdeki fotoğrafların önemli bir bölümü, cebimdeki kalem ve defterin yer aldığı fotoğraflardan oluşuyor.

P: Günlük notlarını aldığın defterlerin bile -bana göre- bir sanat eserinden hallice. Bu kaliteyi sağlamak zamanını aldı mı? Yazısının kötü olduğunu düşünerek motivasyonunu kaybedenlere ne söylemek istersin?
A: Çok naziksin, çok teşekkür ederim. El yazımı düzeltmem -ya da bir başka deyişle normal yazımdan başka bir el yazısı fontu edinebilmem- sanırım 2-3 yılımı almıştır. Bu konuda çalışmaya 2012 yılının kasım ya da aralık ayında başlamıştım. Kısa bir süre kaligrafi dersi aldım ve sonrasında o kaligrafi derslerinde öğrendiklerimi günlük bir yazı şekliyle birleştirmeye çalıştım. Elbette kolay zamanlar değildi ve yazdığım defterlere dönüp bakınca ben bile hayret ediyorum buna ne kadar zaman ayırdığıma. İlkokulda öğrenip on yıllar boyunca aynı alışkanlıkla devam eden el yazımızın değişmesi hiç kolay şey değildir ve bunu değiştirebilmenin yalnızca bir yolu vardır, o da bol bol egzersiz.

P: Dolma kalemin bir adabı var. Nezaket kuralları çerçevesinde başkasının dolma kalemine nasıl yaklaşılmalı? Sanırım, hassas bir nokta. 🙂
A: Evet oldukça hassas bir konu bu. Dolmakalem maddi değeri olan, çoğu kez sahipleri tarafından manevi değerler de yüklenen ve kurallar çerçevesinde yaklaşılması gereken bir nesne. Daha önce birkaç arkadaşımla derlemeye çalıştığımız bu nezaket kurallarını aktarayım. Öncelikle, sahibinden izin almadan bir kalemi almamak gerekiyor. Diyelim ki sahibi izin verdi ve kalemi elimize aldık. Bu, ilk kez kullanacağımız bir kalemse kapağın çekmeli mi yoksa çevirmeli olduğunu bilemeyebiliriz. Bu nedenle, ilk olarak kapağı çevirerek açmayı denemeliyiz. Eğer açılmıyorsa bu kez çekerek açmayı denemeliyiz. Sahibine nasıl açıldığını sormak da en kestirme yol tabii ki. Sırada uç konusu var; dolmakalem uçları narindir, hele ki onlarca yıl önce üretilmiş bazısı antika niteliğinde kalemlerin uçları daha da narindir. Kalemle yazmaya başlamadan önce ucun özelliğini öğrenip yazmaya başlamak, ucu gereğinden fazla bastırıp kullanılmaz hale getirmememiz için çok önemli. Bunlara ek olarak, kullanmaya başladığımız kalemin kapağını arkasına takma ya da takmama konusunu söyleyebilirim. Bazı kalem sahipleri için kapağı arkasına takmak sorun değilken, bazıları için bu konu kalemde oluşturabileceği çizikler nedeniyle tam bir tabu. Bu nedenle bu konuda da kalemin sahibine sormak en doğru yol olacaktır.

P: Değerli vaktini ayırdığın için çok teşekkür ederim. “Dolma kalem 101” gibi bir söyleşi oldu, pek çok konuya değindik.
A: Güzel blogunda dolmakalem konusuna yer verip beni konuk ettiğin için ben teşekkür ederim sana.

Eşlikçilerimiz, Aberlour 18, Montblanc 149, Pelikan M101N, Pelikan M600.
Tüm fotoğraflar: Aydan İlkbahar
.

Bir yanıt yazın

*