Çevrelendiği küçük tepelerine öbek öbek minik köyler kurulmuş, toprağı göz alabildiğine ekin, zeytin, üzüm olan yemyeşil bir şehirde, emek emek bir fabrika gördüm: Mey’in “Alaşehir Deneyim Merkezi”ndeydim. İlmek ilmek özenle hazırlanmış, adeta çaba çaba kokan bir tam gün yaşadım. Rakının tarladan başlayıp sofrada son bulan eşsiz yolculuğuna tanık oldum. Tanıdığım o pırıl pırıl güzel insanlara çok hayran kaldım. Rakımın her yudumunda artık hep minnetle hatırlarım onları ben.
Bu üzüm denizinden, hatıramda büyülü izlerle ve “yeni” öğrendiklerimle ayrıldım. “Yeni Rakı Müzeyyen”i sordum onlara. Müzeyyen Senar’ın doğumunun 100. yılı anısına şişelenen rakıya, şişelenmeden önce Müzeyyen Senar dinlettiklerini duyduğumda kısa süreli bir hüzün yaşadım. İlk soframın konuğu bir “Yeni Rakı Müzeyyen” ve Müzeyyen Senar şarkıları olsun o zaman dedim içimden. Bir rakı için Müzeyyen ismi o kadar yerinde ve güzel bir ithaf ki:
İlk taş plağının kaydı 1934’te yapıldı. Ertesi yıl, Dolmabahçe Sarayı’na çağrıldı ve Tatyos Efendi’nin bir şarkısını söylerken, Atatürk’ün “keyifle yudumladığı rakısına” imrendi. Sonraları Bursa Çelik Palas’ta, balolarda, Ege Vapuru’nda, birçok kereler Atatürk’ün sofrasına çağrıldı. Son kez 1938 yazında Savarona Yatı’nda şarkı söylediğinde, sofrada artık rakı ve tütün yoktu.
Dilek Çetinkaya. “Senar, Müzeyyen”. Rakı Ansiklopedisi. İstanbul: Literatür, 2013.
Daveti için Burkay Adalığ‘a, keyifli eşlikleri için Koray Özcan’a ve Ayça Budak’a, fotoğraflar için Didem Kendik’e, el lezzetleri için Alaf ekibine, sahnedeki devliği için Güntaç Özdemir’e ve tüm dostlara buradan teşekkürü bir borç bilirim. Yarattıkları o nefis rakılar, Uzun Demleme ve Giz için Reyhan’a ve Saadet’e, No 10 için ise 10 numaralı imbiğe ayrıca teşekkür ederim. 🙂
Kaleminize yüreğinize sağlık. Her tadım bir yudum tat bir yudum mutluluk. Notlarınız ile bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.
Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için ben teşekkür ederim.