Kokularına fal bakıyorum: Üç vakte kadar tatlı bir kısmetim var: Kıvamlı macun şekeri, Osmanlı şekeri. Biraz bal, biraz turunç kabuğu, tarçın, karanfil ve gül yaprakları. Burunda yol da görünüyor. Eski bir antikacı dükkânına düşüyor yolum. Deri kitaplar, ağır mobilyalar ve bakır bir semaver o tozlu köşede. Sanki geçmişten bir haber var gibi bana. Ama âdeta geleceğe de işaret gibi.
Öyle de oluyor. Gelecek geliyor: Damaktaki dileğim gerçekleşiyor şimdi. Müjdeli bir haber bu. Yolum uzun ve keyifli. Merak uyandırıcı. Gayet lezzetli, yumuşak, dengeli. Bak şansım dönüyor. Ve her yudumda içimden dökülüyor. “Manifest, manifest, manifest.”
Bu bir fal ama bir dilek, bir bekleyiş. Sonunda güzel günler kapımda. Gözüm aydın: Üç vakte kadar yeniden buluşuruz Arran 10. “Yaşanacaksa yaşanacak.”