“Simyacı”da geçer: “(…) dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar.” Dinlemek isterseniz, size viskiler de öyküler, hikayeler anlatabilir. Bazen hüznüne ortak olur viski, bazen neşene. Bazen yağmur olur serinletir yüreğini, bazen umut olur sevindirir. Chivas Regal Extra 13 de, bir kısa öykü anlattı bana, ben de yazdım. Öykünün adı, “Yeni Çevre”:
Ayrılıklardan bize yepyeni bir “çevre” kalır. Mesela, onun arkadaşı senin arkadaşın, onun akrabası senin akraban olur artık biraz. İlişki nihayete erip de, sen öyle bir başına kalınca, birkaç kişi devir olmuştur bile yeni hayat hesabına. Lako da bu birkaç kişiden biriydi benim için. Sobe ile birlikteliğimiz doludizgin devam ederken, ihtiyacım olduğunda bana başımı yaslayabileceğim bir omuz tahsis edebileceğini hissettirmişti hep. Belki de ben öyle hissetmek istemiştim, bilmiyorum. Belki sadece böyle bilinçaltı mesajlar gönderiyordu beynime mütemadiyen.
Sıkı fıkı arkadaşlıkları vardı Lako ve Sobe’nin. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez, biri çağırsa diğeri koşa koşa gelirdi. Ama bunca sene, nice arkadaşlıklar görmüştüm ben saniyeler içinde yıkılan. Bu yüzden, hiçbir ilişkiye güvenmem. Lako, Sobe’yle olan arkadaşlıklarına güvenmeme sebebimdi tek başına. Ne vakit bir fırsat bulsa yanımda biter, gevşek bir ifadeyle alakasız bir konuya dalardı hemen. Ben de bundan rahatsızlık duymazdım kuşkusuz ve galiba hoşuma bile gittiğini belli ederdim.
Zamanla bu yakınlaşma bir nevi tacize dönüştü. Artık, fırsat kollayan bir Lako yoktu. Bunun için fırsat yaratan “biz” vardık. Bazen, o beni yokluyordu; bazen, ben onu yokluyordum. Hiç yanlış gibi görünen bir yakınlaşmadan söz edemezdik. Lakin, dışarıdan öyle gözükmediğine de emindim.
Bir gün yekten bir düğüm çözülüverdi sanki. Önce, Lako ve Sobe küstü, sonra ben Sobe’den ayrıldım. Öyle incir çekirdeğini bile doldurmayacak meselelerdi ki, “kader” nitelemesi kolaycılığına kaçıp, konunun üzerinde pek durmamayı yeğledim. Hayatımdan Sobe çıkıp gitmişti ama, onunla birlikte kurduğumuz koca bir çevre benimle birlikteydi artık.
“Aşk, çevre büyütür” diye bir özlü sözüm var benim. Bu yine gerçekleşti. Sobe’den bana kalan onlarca kişi vardı. Ve Lako vardı elbette. Karşılıklı teselli mekanizmasının işlemesi için, ben ve Lako çok uygun bir eşleşmeydik şimdi. Bir araya geldik onun evinde. Sek sek götürdüğümüz bir şişe “Chivas”ın da etkisiyle, el ele, göz göze, diz dize olduğumuzu fark ettim bir an. Bir defaya mahsus, heves giderici, malum faaliyette bulunduk o gece.
Simyacı bir şişe açıp konuğunun bardağına kırmızı renkli bir sıvı koydu. Şaraptı ve ömrü boyunca hiç içmediği en güzel şaraplardan biri. Ama şarabı şeriat yasaklamıştı.
“Kötülük” dedi Simyacı, “insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.”
Paulo Coelho. Simyacı. İstanbul: Can, 2020.
Eşlikçim, Chivas Regal Extra 13: Bu Chivas Regal Extra 13, eski Chivas Regal Extra’nın yıl belirtilmiş ve şeri fıçıları “etkisi” öne çıkarılmış 4 yeni Chivas Regal Extra ekspresyonundan biri. Notaları eski Extra’yla benzerlik gösteriyor. Burunda, bir pastacılık malzemesi olan vanilya aromalı Dr. Oetker Crème Olé var. Bir “ağıl”ı ya da samanlığı anımsatan tahılsı notalar kuru meyvelerle şenleniyor. Tereyağlı, ekmeksi, yumuşak, zarif, yağlı damak, baharatlı, tatlı ve orta uzunlukta bir bitişle sonlanıyor. Bir sıcak şarap içer gibi adeta. Çok yönlü, kolay içimli, dengeli, şekerli tatların öne çıktığı içmelere doyulmaz bir viski Chivas Regal Extra 13; sevdim galiba.
İspanya’dan Mısır’a kişisel hazinesini aramaya giden Simyacı’daki Endülüslü çoban Santiago misali, ben de birkaç seyahatimde yanımda bulundurdum Chivas Regal Extra 13’ü. Onun, her ortama, her zamana eşlik edebilme yeteneğine şahit oldum. Son olarak, Sevgili İdil Yazar’ın tarifi bir “Sangria”da kullandım. Ve “Okçu’nun Yolu” (The Archer) isimli son kitabını, olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz’a adadığını açıklayan Paulo Coelho’yu, bunu elinde Chivas Regal Extra 13 olan bir bardağı havaya kaldırırken yaptığını hayal ettim.
Zarafet en rahat duruş olmayabilir, ancak atışın kusursuz olması için en uygun duruş odur.
Paulo Coelho. Okçu’nun Yolu. İstanbul: Can, 2021.