Geççek

Attilâ İlhan, Abbas Yolcu’yu kullanmış bir dönem; Nazım Hikmet, İbrahim Sabri’yi. Asıl adı Mehmet Nusret olan Aziz Nesin de Ord. Prof. Paf-Puf’u tercih etmiş zaman zaman. Ama yine de başlarına türlü bela gelmesine engel olamamış yazarların bu “takma ad” taktiği.

1995’te hayata gözlerini yuman Aziz Nesin, son nefesine kadar ömrüne musallat olan siyasi kâbusla uğraşmış mesela. Dönemin İBB Başkanı Erdoğan, “Aziz Nesin’in ismini İstanbul’dan sileceğiz” ifadesiyle, 1994’te başlatır bu topraklardaki kötülüğünü, zulmünü. Sonradan çark etse de söylediğinden, son olarak Sezen Aksu’ya yönelik açık tehdidi de, bizim hayat damarlarımızdan birinin yerini çoktan linç kültürünün aldığını gösterir.

Biz, kolay aldanan, zihni manipüle edilebilen, hemen galeyana gelen bir toplumuz. Fikrimiz sabit, tutkumuz aynı, inancımız bir bizim. Kendimizden olmayana tahammülsüzüz. Tek tip insan olmak ödev, zorunluluk gibi burada adeta. Biraz hataya ve/veya az biraz aykırılığa müsamahamız yok hiç. Bütün tercihler bizi bağlar, ahlak bizden sorulur, ahkâmı biz keseriz. Oysa, en ayıplar, çok yanlışlar da bizden çıkar hep.

Bir kötülük sarmalındayız yine uzun zamandır. Umutsuzluk, karamsarlık diz boyu her yerde, herkeste. Hem kime baksam mutsuz, kime baksam çaresiz. Hayat pahalılığı, muhtelif dert almış başını gitmiş. Bu gidişle, bir sonraki aşamanın daha büyük bir ekonomik çıkmaz, baş edilemez sorunlar, bunalım-buhran anlamına geldiği de aşikâr üstelik. İktidarla birlikte sorunun parçası olan, konjonktürden uzak siyaset yapan, sesi çıkmayan, örgütlenme sağlayamayan muhalefete de çok kızıyorum. Muhalefet, iktidarın diğer adı gibi Türkiye’de.

Muhalefet-iktidar omuz omuza verdiyse, bir farkı kalmadıysa diğerinin ötekinden, biz karlı/puslu sıradağlar ardında olsa da görelim umudu. Devlet dediğin tek kişi kalmış canavarsa eğer, tek kişinin iki dudağı arasında gaipten bir soluk olmaktan çıkaralım adaleti. Bu nepotist-kleptokratik-mafyöz-köktendinci zorbalık rejimi ve fraksiyonları elbet tarihe karışacak. Bizi karanlıktan aydınlığa yine aydınımız, sanatçımız, yazarımız taşıyacak.

Tarih hep kötücül iktidarların aleyhine ve aydın sanatçıların lehine hikayelerle yazıldı.

Mine Söğüt. 2018. Mine Söğüt : Demokrasi nedir ve diktatör kime denir? (cumhuriyet.com.tr) 16.04.2022’de erişildi.

Eşlikçim, Tarkan – Geççek.

Bir yanıt yazın

*