İlk mandalinaların tazeliği habercisidir kışın. Narenciye mevsimine Hibiki’yle hazırlanıyorum. Kumkuat, olgun greyfurt kabuğu, limon çiçeği notaları sıcak bir kalkan oluyor bana. Burnuma çarpan bu kokularla iç içe damakta mevsimin ruhuna uygun tatlı-ekşi dengeli bir oyun var. Bir yudumla soğuk kış akşamları, turunçgiller bahçelerinin keskin ferahlığıyla can buluyor. Bir aile büyüğü borulu soba etrafında toplanmış sevimli kalabalığına portakal, elma soyuyor, mandalina. O kalabalık, o ortam çok tanıdık, hiç uzak değil; hatırladın mı? Hatıraların tatlı ağırlığı her yudumda daha da belirginleşiyor. Dışarıda, hafif bir kar sessizce düşüyor. Çam, mavi serviyle oynaşıyor. Hibiki, o anların derinliğini ve sadeliğini şişesinden kadehime taşıyor. Bu viski bir zaman makinesi, hey! Uzun tarçınlı bitiş, belki de o sobanın üzerinde ağır usul pişen kestaneler hatta. Dışarıda, hafif bir kar sessizce düşüyor. Çam, mavi serviyle oynaşıyor. Dışarıda kış, umut rüzgârlarıyla yazı bekliyor. İçerde saat tik takları…