Biraz erken gelmişim. Beklerken, bir köşede Negroni yudumladım yavaş yavaş. Geceye hafif bir giriş yaptım böylece; havamı değiştirdim, yorgunluğumu attım.
Tadıma gelince: En çok Glenmorangie Lasanta’yı sevdim aslında. Gençliğimin Latin Amerika dizilerindeki o güzel kızı anımsattı Lasanta ismi bana. Başrole de Natalia Oreiro’yu koydum. Ilık ılık L’italiano – Lasciatemi Cantare çaldım. Çok da yakıştı.
Glenmorangie’nin etkisi, adındaki “orange” çağrışımına da benziyordu. Tıpkı, az önce Negronimi süsleyen ince portakal kabuğu diliminden vardı sanki içinde. “Vahşi Güzel” tadında tatlı ve sıkı bir viski. Ama aklım Ardbeg Uigeadail’da kaldı; bitmek bilmedi bitişi, sert gibi sertti. Sanki şimdi bile, dilimde, damağımda, yöremde hala.
4 yeni viski ve 4 yeni craft bira ve bolca yeni insan tanıdım. Hepsini tanıdığıma ayrı ayrı memnun oldum:
- Jameson IPA – 3 Kafadar IPA
- Glenmorangie Lasanta – Trokya Red Ale
- Amrut Fusion – Feliz Kulpa Anatolian WitBeer
- Ardbeg Uigeadail – Torch Stout