Glenmorangie The Lasanta

Bir viskiyi yudumlarken -varsa- ilk aldığım notlara bakmak gibi bir alışkanlığım var. İlk kez, katıldığım bir etkinlikte tanıştığım Lasanta’yı da, tatlı notalarına ve uzun bitişine atfen “vahşi güzel” diye tanımlamışım yıllar önce. Sonradan, benim tanımımla, Lasanta’nın İskoç ana dili Keltçe’deki karşılığının hemen hemen örtüştüğünü öğrendiğimde ise ayrıca sevindiğimi…

Sen Gittin

Sen gittin, ben sonra hiç büyümedim, yenisi birikmedi seninle hatıramın, üzerine zaman serdim yokluğunun. Sen gittin, bir sevda gitti ömrümden, güz bulutlarımda sağanak yağmurlar, ıslandım, ıslandıkça üşüdüm. Sen gittin, küçük yüreğimden bir kuş sıçradı aniden, en sağlam yerimden vuruldum, olamadın canım, bir yanım. Sen gittin, gözlerim yollarda kaldı,…

Glenmorangie The Original

Tatlıya iyice hassasiyet geliştirdim galiba. Tatlı içeceklerle olan “direkt” ilişkimi, “daha sağlıklı yaşam” mottosuyla yıllar önce sonlandırmıştım. Şimdi, her tatlı üründe mutlaka daha az/pek az şekeri yeğliyorum. Glenmorangie The Original, viskiyi kolayla/sodayla katlettiğim tatlı 18’lerime götürdü beni. Ben seni o zaman sevdim, gençliğimin baharında, postmodern faşizmin başlarında. Ufkum…

Pairing Experience

Biraz erken gelmişim. Beklerken, bir köşede Negroni yudumladım yavaş yavaş. Geceye hafif bir giriş yaptım böylece; havamı değiştirdim, yorgunluğumu attım. Tadıma gelince: En çok Glenmorangie Lasanta’yı sevdim aslında. Gençliğimin Latin Amerika dizilerindeki o güzel kızı anımsattı Lasanta ismi bana. Başrole de Natalia Oreiro’yu koydum. Ilık ılık L’italiano –…