Renkleri var gündüzün, ağacın yeşili, denizin mavisi, sesi var ışığın. Hava kararınca zifiri, ben o vakit anlıyorum özlediğimi. Yokluğunun sarp pençesinde tutsak gönlümün tadı yok, bahanesi var, tesellisi var. Caysan da dönsen ya da belki ben gelsem, anlatacak ne çok şey var. Gök kubbe altında türlü acılar var, sanki ayın sisli perdesi bulutlar ve saklıyor gibi ardında hepsini. Geçmişin öfkesi burnunun dikinde, sensizliğin soğuk gölgesi var hâlâ içimde. Sonsuza giden yalnız bir tren ayrılık, yol uzun, yollar hep tuzak. Bak, Hamid (Kızıl Sultan), o zalim padişah, işte sevgili Konstantiniyye'den, sarayından uzak. Selânik'te sürgün faşizm, ve yine doğan bir güneş hürriyet Selânik'te, Mustafa Kemal'in ellerinde ihtilal. Kâbuslar sarmış her yanını vatan efradının. Sinsi bütün günahları sırtlamış iktidar. Ama elbet uyanacak zemheri uykusundan ümit. Söz, güzel günler var sonra, baharlar, bayramlar var, başımızda defneden yapraklar, bekle yeter ki hele bir yarına kadar. Karanlığı var gecenin, soluk ışıklarının izi var şehrin o karanlıkta, pusta. Sigaramın yükselen dumanında yıldızlar var, pırıl pırıl parlar. Hayal meyal hatıran var aklımda, güzelliğin var, sazın var, şarkıların var. Korkusu var kalan zamanımın: Ya göremezsem bir daha seni? Hava kararınca zifiri, ben o vakit anlıyorum özlediğimi.