Kaçak
Bir sabah kaçacaklar,ansızın olacak kaçmaları,ellerinde kör bıçaklar, kapkara vicdanlarıyla kaçacaklar.Bir sabah kaçacaklar, arkalarına bile bakmadan ve ansızın,biz ıslıklarımızda büyütüp umudu,yeniden dirileceğiz karanlıkta.Bir sabah kaçacaklar,hem de ansızın sevgili, yakalayabilirsek ne âlâ,ceplerinde gelecekle kaçacaklar.Bir sabah ansızın kaçacaklar,hepimiz uykudayken daha,bir sabah.Ve ben yanında olacağım o sabah.…
Bir Şiir
Yirmili yaşlarım. Yüreğim sınır dışı, aklım bir karış havada. Pazartesiden daha ümitliyim Pazardan. Göz alabildiğine yeşil mavi o dünyada, karanlık aydınlık kar beyazdan. Yirmili yaşlarım. Gökte yıldızda, yerde sende sevda. Asırlık aşk nağmeleri dökülür dilimden durmadan. Hem yazılacaklar da var daha. Ağzım dörtlük, nesir, şiir dolu İlhan’dan, Nâzım’dan.…
Zifiri
Renkleri var gündüzün, ağacın yeşili, denizin mavisi, sesi var ışığın. Hava kararınca zifiri, ben o vakit anlıyorum özlediğimi. Yokluğunun sarp pençesinde tutsak gönlümün tadı yok, bahanesi var, tesellisi var. Caysan da dönsen ya da belki ben gelsem, anlatacak ne çok şey var. Gök kubbe altında türlü acılar var,…
Lunapark
Lunaparkta çocuk olmak gibi seninle yaşamak. Çevresinde dolanmak rengarenk sevincin ve gözlerimde sonsuz mutlulukla ferahfeza bir nefes gibi gerim gerim açık bir pencerede. Oyuncak, balon, neşeli melodiler süslü haylaz başım, ışıl ışıl bir atlı karınca yahut bir dönme dolapta bir resim manzarada seyrüsefer gibi. Büyülü, sihirden bir dünya…
Mustafa Kemal
Ben, emperyalist dünyada bir sömürgeyim küçük, kendi toprağında tutsak, kendi toprağında misafir. Lakin, devrim umudu kocaman bir ülkeyim, asla manda himaye kabul etmeyen, kabuğuna sığmayanım. Ben, en karanlık gecede bile nadide çiçekler açanım, bir solsam bahara yine bin açarım. Belki, iş birlikçi, hain dolu her yanım, ben, sonunda…
Nefes
Hiçbir şeye inanmasam bile kesinlikle gelecek güzel günlere inanırım ben (!). Sanat üreten, şiir okuyan, felsefe tartışan bir yer olacak burası bir gün, biliyorum. Zihinleri tarikatlara, dogmalara teslim olmamış apaydınlık bireyler yetişecek; bilimin rotasında, aklın izinde, Atatürk’ün ışığında kafalar/işler saracak dört yanımızı, eminim buna. Pencerelerimiz havadar bir dünyaya…
Sen Gittin
Sen gittin, ben sonra hiç büyümedim, yenisi birikmedi seninle hatıramın, üzerine zaman serdim yokluğunun. Sen gittin, bir sevda gitti ömrümden, güz bulutlarımda sağanak yağmurlar, ıslandım, ıslandıkça üşüdüm. Sen gittin, küçük yüreğimden bir kuş sıçradı aniden, en sağlam yerimden vuruldum, olamadın canım, bir yanım. Sen gittin, gözlerim yollarda kaldı,…
Aberlour Casg Annamh
Bu, aşk... Tatmazsan olmaz acısını, tutmazsan ellerini, olmaz. Yaralarını sarmazsan, sarılmazsan, olmaz. Özlemezsen kalbini, olmaz. Kaybetmezsen olmaz en az bir kere, bulmazsan yine bıraktığın yerde, olmaz. Gitmezsen olmaz, gelmezsen olmaz. Ayrılıksız olmaz. Bu, aşk... 14 Şubat’ı, bu eski şiirimle ve etiketi eski tasarımlı bu “ikinci parti” Aberlour Casg…
Montblanc Purdey Single Malt
Mektuplu aşklar vardı; sayfaların, mürekkebin sevgilinin vücudu olduğu, kokusu olduğu mektuplu aşklar hani… Okudukça, dudağını sevgilinin, kendi dudağının kenarında hissettiğin; elini elinde, gözlerini gözlerinde hissettiğin o büyük/kıymetli aşklar… Nasıl da bittiler şimdi. Annemle babamın mektupları elimde. Aşkın en hası yaşanmış, özlemin kralı çekilmiş, hasretlik burunda tütmüş, o kadar…
Glenmorangie The Original
Tatlıya iyice hassasiyet geliştirdim galiba. Tatlı içeceklerle olan “direkt” ilişkimi, “daha sağlıklı yaşam” mottosuyla yıllar önce sonlandırmıştım. Şimdi, her tatlı üründe mutlaka daha az/pek az şekeri yeğliyorum. Glenmorangie The Original, viskiyi kolayla/sodayla katlettiğim tatlı 18’lerime götürdü beni. Ben seni o zaman sevdim, gençliğimin baharında, postmodern faşizmin başlarında. Ufkum…
Ardbeg Wee Beastie
Aklıma bir cümle gelir, bir söz gelir, hemen not alırım. Sonra o, tam bir yazı olur, bir şiir olur, hatıra kalır bana. Kendi hammaddemi kendim işlerim, kendi ürünümü elde ederim böyle. Sabah alacakaranlığında yazmayı severim en çok; bir de zifiri karanlığında gecenin. İlham gelmesini beklediğim de olur günlerce,…
Villa Bosphorus
Boğazı, köprüsüz haliyle severim ben. Köprüleri ya da başka çoğu yapıyı, memleketin çiçeğine, böceğine; insanın gözüne, estetiğine bir ihanetmiş sayarım. Boğazı ziyaretlerimde de, köprünün, o insanın üzerine zifiri karanlık gibi çöken soğuk gölgesine, buram buram israf kokan ışıl ışıl beton kütlesine, gece gündüz bitmeyen yorucu hareketliliğine ve güzelim…