Talisker 11

Bir varmış bir yokmuş. Bir fırtına gecesi, Skye Adası’nın hırçın kıyılarında, büyük denizler derin bir sır saklarmış. Dalgalardan göklere kadar yükselen zifiri karanlık, öfkeli şimşeklerin kısa süreli aydınlığıyla bölünürmüş. Işığın ve karanlığın birbiriyle savaşıymış bu. Korkunç mu korkunç, hayli gürültülü ve fakat büyüleyici bir geceymiş o gece. Sonra birdenbire körfez bütün aydınlanmış, her şey durmuş, her şey susmuş.

Sanki gök açılmış, deniz ışığa boyanmış, öyle aydınlanmış gece. Fırtına, bir efsane doğurmuş: Talisker 11. Gök ve deniz geceye hediye sunmuş âdeta. Gecenin karanlığı gündüze, soğuk ayaz kor sıcağa, göğün gürültüsü derin sessizliğe dönüşmüş o zaman.

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, Talisker 11 bu efsaneyi her damlasında saklı tutmuş. Her yudum fırtınanın doğurduğu bu ışık dolu efsanenin bir yankısıymış. Her yudum, fırtına şiddeti ve okyanus sükûneti arasında bir denge kurmuş. Her yudum bir tuzlu meltem, bir deniz yosun, bir ılık ateşmiş.

2 Comments

  1. Muazzam bir anlatım. Her zamanki gibi kaleminize, yüreğinize sağlık. Keyifli tadımlar diliyorum. 🥃

Bir yanıt yazın

*