Analepsis – Glen Moray

Güneşin aydınlattığı Acropolis’e karşı oturuyorum balkonda o öğleden sonra. Viskimden bir yudum alıyorum. Kadehimdeki Glen Moray Sherry Cask Finish gözümün önünde altın altın parlarken, aklım bir anda başka bir coğrafyaya, başka bir zamana gidiveriyor…

Ve birden Elgin’deyim.

Glen Moray damıtımevinin taş duvarlı avlusunda duruyorum. Havada tatlı malt kokusu var. Az biraz kalabalık etraf. Hava iyi, tadım dışarda. Masada dört farklı Glen Moray var.

Elgin Classic: Kokuları tatlı, oldukça davetkâr. Damakta, neredeyse bir sabah kahvesi kadar yumuşak. Kolay içimli. Kısa ve pürüzsüz bir bitiş.

Classic Cabernet Cask Finish: Kokladığımda Petit Beurre ve Coca-Cola adeta. Eğlenceli, tatlı, hafif de baharatlı. Bir adım daha derin, bir katman daha zengin.

2006 Refill Oloroso: Kadehi kaldırır kaldırmaz daha, burnuma oturaklı baharat ve cilalı ahşap kokuları geliyor. Nefis. İlk yudumda patlayan meyveli lezzetler, karamelize şekerin derinliğiyle birleşiyor. Güçlü, katmanlı, etkileyici. Su eklediğimde farklı bir karaktere bürünüyor, sanki gizli bir yönünü gösteriyor. Favorim. 60,9 derece alkollü.

Glen Moray 12: Çiçeksi ve çimensi. Ardından gelen sentetik ve ilaçsı notaları hayal kırıklığı. Bitişi kısa, etkisi yok gibi. Damıtımevindeki yolculuğumun en sönük anı.

Bir an sesler uzaklaşıyor, damıtımevinin taş duvarları silikleşiyor ve…

Tekrar Atina’dayım.

Kadehim elimde, gözlerim şehrin telaşlı ama büyüleyici manzarasında geziniyor. Gülümseyerek viskimden bir yudum daha alıyorum. Kış günü ve güneşli bir öğleden sonra.

Bir yanıt yazın

*