Koku Atölyesi

Hülasa, kokunun içimde yaşattıklarına, arkasındaki bilime, hikayelerine tutkunum ben. Başlı başına bir derya olan kokuya hususi ilgimin yanı sıra, Sevgili Vedat Ozan’ın samimi ve akıcı yazı dili çekti beni biraz da “Koku Atölyesi”ne. Kokular Kitabı serisinin ikinci cildindeki “Teşekkürler” kısmında yer alan şu incelik dolu satırları hatırlayalım mesela:…

Mustafa Kemal

Ben, emperyalist dünyada bir sömürgeyim küçük, kendi toprağında tutsak, kendi toprağında misafir. Lakin, devrim umudu kocaman bir ülkeyim, asla manda himaye kabul etmeyen, kabuğuna sığmayanım. Ben, en karanlık gecede bile nadide çiçekler açanım, bir solsam bahara yine bin açarım. Belki, iş birlikçi, hain dolu her yanım, ben, sonunda…

Nefes

Hiçbir şeye inanmasam bile kesinlikle gelecek güzel günlere inanırım ben (!). Sanat üreten, şiir okuyan, felsefe tartışan bir yer olacak burası bir gün, biliyorum. Zihinleri tarikatlara, dogmalara teslim olmamış apaydınlık bireyler yetişecek; bilimin rotasında, aklın izinde, Atatürk’ün ışığında kafalar/işler saracak dört yanımızı, eminim buna. Pencerelerimiz havadar bir dünyaya…

Sen Gittin

Sen gittin, ben sonra hiç büyümedim, yenisi birikmedi seninle hatıramın, üzerine zaman serdim yokluğunun. Sen gittin, bir sevda gitti ömrümden, güz bulutlarımda sağanak yağmurlar, ıslandım, ıslandıkça üşüdüm. Sen gittin, küçük yüreğimden bir kuş sıçradı aniden, en sağlam yerimden vuruldum, olamadın canım, bir yanım. Sen gittin, gözlerim yollarda kaldı,…

Ardbeg Day

Populist’in düzenlediği “Ardbeg Day” etkinliğine son anda da olsa katılıp, Ardbeg Wee Beastie ile hazırlanan birbirinden güzel kokteylleri tatma fırsatı elde ettim. Cin yerine Ardbeg Wee Beastie’yle ve tatlı vermut yerine de acı badem likörüyle yapılmış Negroni’yi çok sevdim. Favori kokteylim Whiskey Sour’a, Ardbeg Wee Beastie’nin de yakıştığını…

Seçim

Gündem konusunda çok doğurgan bir ülke burası. Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey olur bu memlekette. Olmayanı oldururuz ama olanı görmeyiz. Hiç, aşı, açlık, işsizlik, insan hakları gibi sorunlarımız yokmuş gibi, mütemadiyen fezalarda gezeriz. Bir gün bir araba yaparız, bir gün uzaya gideriz. Bir gün bir yerden…

Boğaziçi

Boğaziçi eylemindeki devlet şiddetini görünce, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra günlüğüme yazdığım umut dolu satırları yeniden okudum: “Her halleriyle, bir türlü seçim yenilgisini sindiremediği belli olan iktidar cenahı, diğer tüm kurumlar gibi boyunduruğu altına almış olduğu YSK’ya, açık baskısıyla ve seçimden 36 gün sonra seçim tekrarı kararı…

Montblanc Purdey Single Malt

Mektuplu aşklar vardı; sayfaların, mürekkebin sevgilinin vücudu olduğu, kokusu olduğu mektuplu aşklar hani… Okudukça, dudağını sevgilinin, kendi dudağının kenarında hissettiğin; elini elinde, gözlerini gözlerinde hissettiğin o büyük/kıymetli aşklar… Nasıl da bittiler şimdi. Annemle babamın mektupları elimde. Aşkın en hası yaşanmış, özlemin kralı çekilmiş, hasretlik burunda tütmüş, o kadar…

Flamenko

Hepimiz için 2020 demek, özetle “koronavirüs” demek. Benim içinse, yine koronavirüs özelinde, videodaki bu adam demek işte. Salgının, o en salgın, en bilinmez, en korku dolu döneminde, bu adamın evinin penceresinden dünyaya, pervasızca umudu haykırışıdır benim için 2020. İnsanın, bir kez daha tutsaklığa başkaldırışı, özgürlük yakarışı, hayatta kalma…

Cahil Milliyetçi

Hastalıktan zorbalığa, feodaliteden distopyaya savruluyorum bugünlerde. İster istemez zihnim gündeme tutsak. Cezaevinden henüz çıkmış “adam”, ortalığa tehditler savurunca, ben de birkaç not düşmek istedim buraya. Bize milliyetçinin de akıllısı lazım, az biraz okumuşu, düşünmüşü lazım. Yoksa, hamasetten, körü körüne bağlılıktan, içi boş kupkuru bir kavramdan, yalandan, riyadan öteye…

Ortak Gerçek

Bu arada gerek bugünkü aydının, gerekse gelecekteki araştırıcının en önemli diğer vazifesi de, şimdi Atatürk ve devri konusunda ortalığı kaplayan, gerçekle hiç ilgisi olmayan, basit, harcıalem, değersiz nakil ve anılardan ve bu arada yalana, yazı ve imza taklidine, sahtekarlığa kadar varan kasıtlı yayınlardan, söylentilerden, Atatürk’ü ve hatırasını kurtarmaktır.…

Villa Bosphorus

Boğazı, köprüsüz haliyle severim ben. Köprüleri ya da başka çoğu yapıyı, memleketin çiçeğine, böceğine; insanın gözüne, estetiğine bir ihanetmiş sayarım. Boğazı ziyaretlerimde de, köprünün, o insanın üzerine zifiri karanlık gibi çöken soğuk gölgesine, buram buram israf kokan ışıl ışıl beton kütlesine, gece gündüz bitmeyen yorucu hareketliliğine ve güzelim…